“Resimlerimdeki karakterlerin yalnızlıkları ve herhangi bir mekâna ait olamama hâllerini fark ettiğimden beri zihnimde asılı kalan soruların cevaplarını kendime ve onlara dönerek arıyorum..
Hayal etmek ile başlayan süreç, kendi hayalci tarafımın nerelerde dolaştığını aramakla başlıyor ve süreç içinde kendimi hep sıkışmış bir halde buluyorum. Belki de mekânlar, içimdeki hayalciyi beslerken benim boğulup çıkmak istediğim bir yığına dönüşüyor.
Bu ruh hâlimin izlerini taşıyan karakterler de sanırım resimlerde kendilerine ait bir yer buluyorlar. Bazen yorgun, bazen fark edilmeyi bekleyen, çoğunlukla dönüşümünü gerçekleştiren karakterler; çocuk zihnimin saydam kabuklarında saklanıyor, aidiyet hissediyor ve şifalanıyorlar.”
Funda Dörtkaş / Bianet
…. ”gerek sosyal medyada paylaştığı gerek sergilerinde sunduğu eserleriyle hayal gücünün sınırsız evrenine misafir ediyor sizi. Kullandığı metaforların insan varlığının hakikatiyle kurduğu bağ, bakanın “kendine ait bir yer”bulması ve hatta kurması için oluşturulan sahne, geniş bir sahne. Aslında, hayat. Eski zamanlardan eski çocukluğa, küçük tuhaflıklardan mevsimlere, utanç duyulanlardan saklı yalnızlıklara, heba edilenlerden beklenenlere, dışa örülen kozalardan içe vurulan kilitlere, bekleyişlerden yeni hayatlara, gidişlerden dönüşlere, uğultulardan sessizliğe, yerini yurdunu bulamayanlardan eviyle köklenenlere dair olan her şeyi zamansız bir anlatımla detaylandırıyor.”